Yeni bir ayakkabı aldım geçen gün, dizlerime kadar uzun böyle. Çıkarmadım ayağımdan giydiğim ilk gün yatana kadar. Kimseyi umursamadan bastım halılara, paspaslara, yeni silinmiş parkelere... Sıcak tutuyordu. Galiba biraz da sevdim. Gecenin sonunda acıttı canımı, çıkarttım. Bir daha giymem dedim seni, acıtmasaydın. Bir şey demedi, çünkü ayakkabılar konuşamaz. Bazı insanlar da... Geçen gün demişken; doktor operasyondan önce 2018 yılına ait biyopsi sonuçlarını da getir, göreyim dedi. Getiremem dedim, bulamam şimdi. Hiç tanımadığım insanlar benden geçmişimi önlerine getirmemi istiyor. Götüremem. Baş edemediğim sindirim sistemimle ilgilensin diye gittiğim doktor önce kalbimi dinledi. “Biri... Kalbimi dinledi...” Tıpça bir şeyler söyledi anlamadım, bir tuhaflık varmış. Operasyona gelmeden önce mutlaka kardiyoloji uzmanı görsün seni. Var mıydı? dedi bir hastalığın. Yok dedim, atıp duruyor işte. Sol elin de çok titriyor, tansiyonun çok düşük. Kararmıyor mu dedi hiç gözlerin. Yok de...