Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yüz’leş

Ne çok çaresizlik yüklü omuzlarında... Ne çok yalan birikmiş ovalamadan yıkadığın avuçlarında... Gideceğin yerler, kalacağın yerlerden çok olmuş. Ne çok kovulmuşsun ummadığın kapılardan... Ne çok aramışsın paspas altında anahtar. Ne çok istemişsin zillere basıp kaçmak... Ne çok yetişmemiş ellerin, zile basabileceğin noktaya. Parmak uçlarını kırmışlar senin, nasıl da yükselememişsin bir daha. Kir akıyor yüzünden, çamura bulanmış gözlerin, bakışların umutsuzluktan daha öte. Neden hissedemedin yaklaşan kıyameti? İlla ki görmen mi gerekirdi ateşi? Hissedemedin mi tenini yakmaya hazırlanan sıcaklığı, kulağını sağır edecek çığlıkları, saniyede 35 kez ölmek isteyeceğin korkunç karmaşayı? Ne çok var olmadan, yok olmuşsun yine... Ne çok var hissettirip, yokluğuna çekmişsin güzelim yürekleri... Tek kelimenle dünyayı yakabilecekleri... Neden güzel yüzün bu kadar? Neden ellerin ince? Neden bu kadar sert o ağzından çıkan sözlerin? Neden burnun sadece pislik kokusu almak içi...